Osmalı Kurtları

Osmanlı Kurtları Sayfasına Hoş geldiniz

10 Ocak 2013 Perşembe


Abdullah-i İlâhî Öyle Tevbe etti ki ..!!


 


Öyle bir Tevbe Etti Ki !!!!


 


Abdullah-i İlâhî bir gün sohbet ederken, söz, çalışmak ve gayretten açılmıştı. “İnsan çalışıp, gayret göstermedikçe olgunlaşamaz ve bir mertebeye ulaşamaz” buyurmuşlardı. Bu sırada sohbetinde bulunan bir âlim, bu sözleri işitince, kendi kendine bu sözü kabûllenmeyip, at hırsızı kıssası diye bilinen bir hâdiseyi hatırladı. Peki onun hâli nasıl oldu diye düşündü. Abdullah-i İlâhî, o âlimin kalbinden geçen düşünceleri kerâmetiyle anlayıp, o ânda ona doğru dönüp şöyle dedi: “Söylediğim söze, at hırsızlığı yapan kimsenin hâli ile karşı çıkmak hâtıra geldi değil mi? Fakat ona da cevap vardır.” Sonra sohbetinde bulunanlara dönüp; “Hiç o hâdiseyi işiteniniz var mıdır?” diye sordu. Sohbette bulunanlar; “Duymadık” deyince anlatmaya başladı: “Parasız kalan bir hırsız, geceleri at çalıp satardı. Ömrünü böyle heba ederdi. Bir defasında da, bulunduğu şehrin en büyük âlimi ve evliyâsı olan bir zâtın atını çalmak üzere ahırına girmişti. Tam atı çözüp götüreceği sırada ahırın duvarlarından biri yarılıp içeriye bir nûr yayılmıştı. Bu nûr içinde, iki nûr yüzlü zât gözükmüş, hırsız bu hâl karşısında, kendini hemen at gübrelerinin arasına atıp gizlenmiş. Korku ve telaş içinde boğazına kadar gübre içine gömülmüş. Bu sırada ahırın duvarlarından biri daha yarılmış, daha parlak bir nûr gözükmüş. Bu nûr arasından da, o zamanın kutbu ve büyük bir evliyâsı olan ev sahibi (atların sahibi) çıkmıştır. Önce gözüken iki zât onu görünce, hürmet göstererek selâm vermişler. Atların sahibi zât, o iki kişiye niçin geldiklerini sorunca; “Falan evliyâ arkadaşımız vefât etti. Onun yerine kimi tâyin edeceğiz? Size arzetmek istedik” dediler. Atların sahibi olan zât; “Onun yerine” at hırsızlığı yapan kişiyi tâyin ettik” dedi. Soran iki zât da, evliyâ olup, ricâl-ül-gayb denilen velîlerden idiler. O at hırsızlığı yapmaya gelen kimsenin, at gübreleri arasına gömülüp saklandığını biliyorlardı. Hemen yanına vanp, onu gübreler arasından çıkardılar; gönlünü alıp, tebrik edip, kucakladılar. Atların sahibi ve zamanın kutbu evliyâ zâtın da yanına gelip, elini öptüler. Sonra hep birlikte vefât eden arkadaşları evliyâ zâtın cenazesini kaldırmaya gidip, cenaze namazını kıldılar ve defnettiler.”

Abdullah-i İlâhî, sohbetinde bulunanlara bunu anlattıktan sonra şöyle dedi; “Şimdi at hırsızlığı yapmaya giden kimse, nasıl bir çalışma yaptı da ricâl-ül-gayb denilen evliyânın üçler yoluna girip, onlardan oldu diye bir suâl hâtıra gelmesin. Çünkü o zavallının, o zâtlar yanına girdiklerinde, şaşkınlığından ve mahcubiyetinden gübreler arasına saklanıp, ne kadar zorluk ve ne kadar şiddetli pişmanlık duyduğu bellidir. Kurtuluş yolu kalmadığını kesinlikle anlayınca, at çalmak üzere harama yönelişinden dolayı bütün kalbiyle pişman olup, o zamana kadar yaptığı işlere öyle bir tövbe etti ki, işlediği kötü işlerden gönlü temizleniverdi. Allahü teâlâya yönetip riyazet çeken kimseler, onun o ânda yaptığı tövbeyi nice seneler yapamaz.” Abdullah-i ilâhî hazretlerinin bu güzel izahını ve tatlı sözlerini dinleyince, sohbetin başında kalbinde bâzı itirazlar bulunan o âlim kimsenin, içindeki şüphe ve yanlış düşünceleri temizlendi. Abdullah-i İlâhî’nin elini öpüp, özür diledi ve sevenlerinden oldu.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Nefehât-ül-üns tercümesi (Lâmii Çelebi, İstanbul-1289); sh. 460

2) Şakâik-i Nu’mâniyye Tercümesi; sh. 262

3) Seyehatnâme (Evliya Çelebi, İstanbul-1318); cild-8, sh. 175

4) Tezkiret-i Latîfi; sh. 50

5) Osmanlı Müellifleri; cild-1, sh. 91

6) Sefînet-ül-evliyâ (Hüseyin Vassâf Halveti, Süleymâniye Kütüphânesi, Yazma bağışlar No: 2305); cild-1, sh. 29

7) Güldeste-i Riyâz-ı İrfan (İsmâil Beliğ, Bursa-1302); sh. 140

8) Tâc-üt-tevârih

9) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; sh. 1079

10) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; cild-11, sh. 214

11) Kâmûs-ül-a’lâm; cild-4, sh. 3099

12) Fevâid-ülbehiyye; sh. 145

13) Şezerât-üz-zeheb; cild-7, sh. 358

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder